24 Şubat 2011 Perşembe

             Aldığım yapılası kararlar içerisinde başları çeken sevgili blog! ne yazık ki birazcık boşlandı.Ama 'NEDEN' deyin lütfen.Okul,ev,Karpuz'un babaanneye sabahları teslimi,akşam üzeri eve geliş,yemek yapış,tekrar Karpuz'un babaanneden alınması.Parol'un eve varışı,yemek saatinin gelişi bu arada Karpuz'un menopoz ağlamalarının tutuşu.Sırayla krize girişimiz.Karpuz'un dir dir direnmesi derken uykuya dalması ama tabii tüm bu aktivitelerin bitişinde saatlerimiz 20.00 civarı.Eee sonrası da mutfağa dal,sil,süpür,ertesi günün yemeğini ayarla hatta ayarlayama ve bazen sinirden ağla-Parol'a duyurmadan-.Aygazı sil,lavaboyu cifle,çayı demle.Karpuz eğer iyi halden uyanmadıysa hemencecik salonda köşene konuşlan,iki mail oku birazcık sanal ortama ayak uydurmaya çalış,iki yudum çay iç derken Karpuz uyansın ve döngü başlasın.Yenideeen başlasıııın.Sonra gece 23.40-00.00 Sulidin ah belim vah ayağım diyerekten yatağa yatsın.Ona yatmak denmesin yapışsın yatağa ve sonrasında gecenin bilmem kaçında sanki 1 saatçik uyumuş gibi uyansın aile ünitesinden gelen megafonun sesine..Şimdi sorarım tüm bunlar olurken birkaç gün önce yazdığım yapılacaklar listesindekilerin YAPILAMAYCAKLAR durumuna düşmesi normal ötesi değil midir?
              Ne şikayetçisiyim mevcut durumun ne de ay ay ne güzel hoppada hoppada diye zıplamıyorum.Fakat itiraf edilmesi gereken önemli bir durum var ki okula gitmek yani işe başlamak muhteşem oldu.Sabah bıraktığımdan itibaren bir başlıyor özlem,ibre öğlen saatlerine doğru kırmızı alarma geçiyor.Zaten başladı mı bir güzel mıkır mıkır gülmeler,yandan yandan sırıtmalar,yanağa dokunmalar,sesleri ayırt etmeler.Gırtlağı patlatan,kulakları mırmıklayan ses denemeleri de takdire şayan yani.Ee büyüyor işte dünyaya gelen klişesi hakkatende gerçekleşiyor.
               İçimdeki dalgalar tabii dinmedi,süt liman olmadı sahillerimiz.Sanırım bende artık sorunları hemencecik çözülemeyeceğini,hatta bazen onlarla yaşamın olabileceği gerçeğini öğrenmeye başladım.Kalbim bazen parça pinçik,bazen derinlere sığmaz taşar.Egom hepten dipte.Oldu olacak diyorum.Bir gün bende eski güzel,komik,çekici,deli hallerime yine kavuşcağım.Üstelik bu kez bu sıfatlarıma kocaman -EN CAN ANNE-sıfatını da eklemiş olacağım.Hadi inşallah:)
               O değilde,hani abartıyorum,yok artık olabilir canım sende abartıyorsun diyenlere ufak bir diyaloğu not ediyim de öylece kayıt altına alayım şu metini de.
               Geçenlerde okulda öğlen arası bitmiş,derse doğru yollanmaktayım.İki yıl önce mezun ettiğim bir öğrencimle koridorda göz göze geldik.Normalde severler beni ! selam verirdi mutlak.Ki mezun olup giden öğrenciler daha bir hevesle gelirler selamlamaya,havaları da vardır ne de olsa.Önemsemedim,herhalde sallamadı,ergenlik işte ne olacak falan derken tekrar aynı koridorda denk geldik.Bu kez bana doğru geldi.Ve diyalog aynen aktarıyorum.

             Öğrenci: Hocam merhaba (Şaşkın ama çok)Ben şey ee tanıyamadım da.
             Ben      :Ehe mehe ( Sapıtık )olabilir.
             Öğrenci :Çok değişmişsiniz yani şey ( Elleriyle basenlerden genişleme efekti yaparaktan)
            Ben        :Eeee bebeğim oldu.( Sırıtarak) Ondandır yani.......

             Bu konuşmanın geçtiği öğrencimde 8.sınıftayken benden bayağı çekmiştir hani.Aldı mı bir güzel benden intikamını.Hadi cümlenize geçmiş olsun.Neymiş buradan çıkarılacak ders? Öğrenci miletiyle uğraşmayacaksın...Ve KİLOOOOOOOOOO

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder