7 Temmuz 2010 Çarşamba

Karpuz'un İsyanı-Sulidin'in Uzlaşması

 Karpuz isyan bayrağını çekti sabahtan beri mızık mızık,belli...arada bir tek atıyor ama bu ne hiddet diyorum yani noluyo..Daha şimdiden böle afra tafralar hiiiiç gelemem annem.....O isyanları oynaya dursun bizse son günümüzün zevk veren hüznünü yaşıyoruz.Acayip bir hüzün kaplıyor şehir insanının içini ,dışını ama bir o kadar da şevkle bağlanıyorsun her saniyene..Denizin resmini piksel piksel kaydediyorsun kafaya...ayağını uzattıkça uzatıyorsun..Uzadıkça uzuyorsun...güneş hem daha çok yakıyor hem daha da erken batıyor hep bu son günlerin zevkli vedasında.Ama bir taraftan da şunu düşünüyorum;iyi ki terkediyoruz buraları,bir sonraki tatile aç ve kuduruk olabilmenin başka bir motivasyonu var mıdır bundan daha yaşatıcı...Gelebilmek için terk eylemeliyiz falan fistan...Böyle melankoli kafaları yapmayacağım tabii ki.Hatıramda henüz çok taze olan iki teyzeyi hemen düşürcem satırlara...Onlar beni güldürdü ve düşündürdü,Allah da onların ömürlerine bereket versin.....
Yeşilyurt köyü(Malum Kazdağları yamacındaki köy) buradan pek de uzak sayılmaz,daha önce gidip görmüş olduğumuz o köye bir daha nostaljik bir ziyaret yapalım istedik bundan bir kaç gün önce.Köy meydanında hem güzel filtre kahve içip hemde azarlanabilceğimiz bir mekanda oturmuştuk 4 kişilik mutheşem ekibimizle,aaay ne acayip tatillerdi yarabi:)Herneyseeee....gittik meydana bulduk mekan yerinde duruyo fakat tabii el deiştirmiş .O eski güzel ve agresif havasından eser yoktu kahvenin üstüne üstlük filtre kahvelerde bildiğin hikaye olmuş...sadece espressoları kalmış..Eee bizde lüpürdettikten sonra espressolarımızı şölee bir yürüyelim dedik yukarılara doğru...Dik dik arnavut kaldırımlı,acı veren yolları vardır Yeşilyurt köyünün.Nerdeee bende 3 sene önceki hafiflik.....Göbek önden devralıo yükü,popo arkadan çekio..hem önden hem arkadan çekiçli arabalardan beterim..Yavaş yavaş çıkmaya çalışırken,yol kenarında evlerinin kapılarına kurulmuş tabii bir köyün olmazsa olmaz TEYZELERİ var...Birbirlerine o kapıdan bu kapıya laf atıyolar...Ve abartmıyorum aynen bir Ata Demirer-EYVAH EYVAH- sahnesi..Konuşmayı neet aktarıyorum: 'Kııııız Hatceee nabıyooon?'Hatce der' Eyiyim Kezban Abla sen napıyooooooon?'Kezban abladan cevap ' Eyiii sen napıyooon?'Loop bööölece devam eder,derken akşam da olur zaten:)Ablam çook şekerdi ama biz yanından geçerken muhabbet ağına hemen bizi de dahil etti,böle zamalarda Parol kırkyıllık köylü gibi olur ve ortama hemen ayak uydurur..Kezban ablamla ayak üstü sohbetlerini ettiler ve sonrasında köy tarhanalarımızı arabamıza attıp yolumuza koyulduk....Dün ise yine benzer bir çevre köyler ziyareti yaparken Gürpınar köyünün çıkışında Kocaköye gitmekte olam maviş mi maviş bir teyze durdurdu bizi..Bildiğin otostop yani..Atladı arka koltuğa...Yol alırken sohbetimiz de eksik olmasın diye bendenizden bir fikir patladı.Teyze dedim ee çoluk çocuk,torun torba nasıl,eyiler mi?muhabbet açcam yaa...Teyzem demez mi benim oğlanla torunum bir sene oldu boğuldular bu sularda die...Benim yamulduğumun resmidir o an...dikiz aynasından teyzemin yüzüne bile bakamadım,Parolcan kadıncağızın yüreğindeki bulutları dağıtmaya uğraşa dursun ben sustukça sustum....Arabadan inerken göz göze geldim teyzemle...masmavi gözler kıpkırmızı olmuştu..Ahh bee teyzeem ne bileyim,bileydim sorar mıydım..kapamak için uğraştığın yaranı kanatır mıydım...Sen benim şehir insanı öküzlüğüme ver gitsin dedim ama tabii içimden içimden.....
Naif köy insanı...nasırlaşmış şehir insanı manzaraları gördük anlayacağınız bu günlerde....
Eğlenceli bir yazı yazayım die oturdum başına ama çıka çıka yine pırtladı ordan burdan hüzün...Ben Parol u denize girebilmesi için ikna çalışmalarına başlıyım bareee...
Hadii ben kaçar .Şehir insanııı...arada bir uğrayııp nasırlarınız aldırın derim,bu günün mesajını da bölece koyarım yavşak yaz sıcağında...

SULİDİN

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder