Tekrar kafayı ve totoyu toparlayıp bir kaç paragrafı bir araya getiremedim.Tam yazma ve açılma vakti geldiğinde ki bu vakit karpuzumu uyuttuğum saat oluyor,bende hemen uykuya geçmeliyim durumu oluşuyor.Salona geçip Parol'a iyi geceler derken bir de bakıyorum;bir kadeh şarabını almış !!! çerezini almış !!! elinde kumandası ..... sonra bende gariban gariban koltuğun bir köşesine kıvrılıyorum biraz sohbetimle ona katılmaya çalışıyorum ve ardından kendimi karpuzun yanında-yani yatakta buluyorum.
Ne kadar zamandır ben,parol ve karpuz üçlüsü şeklinde takılmaya başladık bilemiyorum ama işler sanki sanki yoluna girmeye başladı...Şikayetler zaten hiçbir zaman tükenmez ama çoook şükürler olsun ki sağlık problemimiz yok.Şu Şubat-Mart-Nisan üçlüsünü bir atlatsak sağsağlim....
İçimdeki azgın dalgalar zaman zaman beni yine akıntıya sürüklemeye çalışıyor.Kapıldığımda olmuyor değil hani.Yıllardır almadığım kadar çok yükle yaşamakta olduğumu fark ettim geçenlerde.En büyük sorumluluk.Bir çocuk dünyaya getirmişim ve onun yaşamını ve bünyesini şekillendiriyorum.O şimdi bir birey olana kadar-2 yaş civarı- tamamen bana kilit....Bu hem dünyanın en güzel bence hemde en korkutucu sorumluluğu.
Tabii ki özlüyorum o hangi planı yapsak,ne izlesek yanında ne içsek,sabah nerede uyansak,nasıl uyusak günlerini,gecelerini.Cuma akşamları gelince bir sevindirik olurduk Parol ile.Şarabımızı açar,filmimizi seçer başlardık izlemeye.Kesmezdi bazı geceler ardından bir film daha takardık ve ben tabii uyuya kalırdım,O uyku sabaha kadar hiç bölünmeden sürüp giderdi.Sabah kahvaltılarımız şölen havasında geçerdi.Özlenmeyecek durumlardı benim için ama şimdi...ah ahhhh....Erken başladı benim özlemlerim:) Bu gün bir arkadaşıma buna benzer konularda dert yanarken bana eliyle 5 işaretini yaptı.Hayatından bir beş seneyi sil bakalım şimdilik dedi...Şu yapmaktan müthiş keyif aldıklarını tekrar yapar hale gelebilmen için bir beş seneye güle güle demem gerekiyormuş.Eee ama bir beş sene sonra ben bunlardan nasıl zevk alacağım ki ??? İşte sanırım çocuklu insanların baymaları ve kopuşları böyle başlıyor olsa gerek...Madem öyle ben kesinlikle bu tarife uymak istemediğime göre kısa kısa da olsa bu özlemini duyduklarımı hayatıma ufaktan sokmalıyım ki araya yılları sokup kendimden kopmayayım....diyorum ama tabiiii teoride bu...:)
Bedenimden çok sıkılmaya başladım son zamanlarda.Sanırsam bu da bir post-partum bir durum.Bu kilolarla nereye kadar.Acilen ama acileen eski kotlarımla bütünleşmek istiyorum.Belki de beni çoğu zaman dibe çeken dalgalardan böylelikle kurtulmaya başlayacağım....
Karpuzum doğduğudan beri beslenmeleri ve uyku düzenlerini yazdığım bir defterim var.Şu saatte şu kadar cc yedi,şu kadar uyudu vs.vs..Galiba bu defter bende bağımlılık yarattı.Umarım yaşına girene kadar kurtulurum bu notlama hastalığımdan zira 2. defter bitiyor.Bu kadar notsal bir anne olmama rağmen hala bir düzen oturtmuş değilim şu çocuğa bu da takdir edilesi bir mesele yani..... Akşam 18.30- 21.00 arası huysuzluk sularında gezini duruyoruz.Bir rahat ettiremedik şu çocuğu yahuuu :)
Her gece başımı uyumak için yastığa koyduğumda 50-60 kere yalvarıyorum amaaan uyanmasın noluuuuur diye....Şimdi de bir sağa bir sola dönüp duruyor....Allahııım noluuur mışıl mışıııl uykular ver karpuzuma...kendim için istemiyorum,kızım için...:)
1 yorum:
:) Her yeni anne blogunda kendi hallerimi görüyorum ve gülümsüyorum okurken :)
Bir kere arkadaşın çok fazla söylemiş: Bizde 1 sene sürdü. 1 sene sonunda eski halimizdeyiz. Akşamları film izliyoruz, sabaha kadar uyuyoruz, ertesi gün de arkadaşlarla kahvaltıya gidiyoruz. Üstelik kızım olmadan günler nasıl sıkıcıymış diye düşünüyoruz artık.
Az kalmış, sık dişini :)
Bizim kızın da 17-21 saatleri arasında deli gibi ağlama nöbetleri oluyordu. "Bilinçli Bebek" kitabını okuyunca bu ağlmaları normal olduğunu ve hatta olması gerektiğini anladım. O ağlayacak ve sen onu kollarında sallayacaksın, olay budur.
Kolaylıklar diliyorum...
Yorum Gönder